5 Şubat 2008 Salı

4 Şubat 2008 Pazartesi

http://www.yorsanyersen.info/

YÖRSAN'A AÇIK MEKTUP

Değerli Yörsan Yetkilileri,

Öncelikle belirtmek isteriz ki bugünlere dek ürünlerinizi kalite politikanız çerçevesinde verdiğiniz sözlere de inanarak güvenle tüketiyorduk.

Ancak anayasal hakları olan sendikalaşma haklarını kullanan işçilerinizi bu haklarını kullanmaları sebebiyle işten çıkarmanız, hem iş barışını zedeleyen bir davranış olarak hem de kendi kalite politikanız çerçevesinde ifade ettiğiniz “Yasalardan doğan mecburiyetleri yerine getirmek” ilkenizi nasıl kolaylıkla çiğnediğinizi gösterdiğinden bizi şaşırttı ve üzdü. Doğrusu şimdi hangi kalite ilkelerinizi ne kadar çiğnediğinizden hiç de emin değiliz.

Çok sayıda tecrübeli çalışanınızı kısa süre içerisinde işten çıkartarak, hem işe yeni aldığınız tecrübesiz çalışanların sağlığını hem ürünlerinizin kalitesini hem de biz tüketicilerin sağlığını tehdit etmektesiniz.


Size tüketicileriniz olarak endişelerimizi dile getiren ve bu sorunu iş barışını bozmayacak şekilde çözmenizi isteyen ve çalışma hayatının vazgeçilmez bir unsuru olan işçilerin sendikasının kabul edilmesi talebiyle yüzlerce fax ve e-mail gönderdik.

Ancak Kalite politikanız içerisinde “faaliyetlerimizi müşteri gözüyle değerlendirmek” gibi bir ilkeden bahseden siz sorumlular, tüketicilerinizin bu isteklerini değil yerine getirmek bir cevap bile vermeyi çok gördünüz.

anlaşıldığı kadarıyla Yörsan sessiz işçi istediği kadar sessiz tüketici de istiyor!

Eğer “Yörsan Zihniyeti, Müşteri Memnuniyeti” ise müşterileriniz olarak hiç de memnun değiliz.

Artık Yörsan Yönetimi olarak üç maymunu oynamaktan vazgeçin ve biz tüketicilerinizin seslerine kulak, taleplerine cevap verin;

  • Sendikalaşma talepleri nedeniyle isten çıkartılan tüm isçileri derhal geri alarak sendikalarını tanıyın
  • İşçilerinizin fazla mesailerini tam ve eksiksiz olarak ödeyin
  • İşçilerinizi 15-18 saatlik aşırı fazla mesai yapmaya zorlamayın
  • İşyeriniz de işçilere kötü muameleden vazgeçin
  • Sendikalaşmaya çalıştıkları için tehdit edilen çalışanlardan kurumsal olarak özür dileyin.

    Kalite politikanıza, hem ulusal iş hukuku yasalarına, hem de uluslar arası anlaşmalara uygun davranmayı reddetmeye devam ederseniz biz de hem ürünlerinizi tüketmeyeceğimizi, hem de yerel ve küresel düzeyde bu ihlallerinizi kamuoyuna duyuracağımızı üzülerek bildiririz.

    Cevabınız

    adil.tuketim.inisiyatifi@gmail.com dan size protesto mektubu gönderen ve boykota katilan tüketicilere

    http://adiltuketim.blogspot.com/ adresinden de kamuoyuna duyurulacaktır.

    Saygılarımızla
    Adil Tüketim İnisiyatifi

3 Şubat 2008 Pazar

Geçmişten geleceğe bir Yörsan Klasiği: 15 saat saat çalışmak sıradan, hele bir de tokat yemiyorsan çok şanslısın!

Susurluk’ta Direnişleri Süren Yörsan İşçilerini Ziyaret Ettik

Dün, yani 2 Şubat Cumartesi günü, bir otobüs dolusu işçi ve öğrenci, “Yörsan Yersen İnisiyatifi” adına Susurluk’a gittik ve sendikalaşma haklarını kullanmak istedikleri için işlerinden çıkartılan Yörsan işçilerini ziyaret ettik. İnisiyatif işçi hakları ve sosyal haklar mücadelesi yürüten bir dizi siyasi yapıdan oluşuyor ve Yörsan ürünlerine boykot örgütlemeye, direnişin sesini daha çok duyurmaya çalışıyor. Direnişlerinde iki ayı geride bırakan işçilerden dinlediklerimizi aktarmadan önce birkaç bilgi vermek faydalı olabilir.

Susurluk bazılarımız için şehirler arası yolculuklarda bir mola yeri olmanın ötesinde çok fazla anlam taşımıyor. Ama onca insan geçimini sadece yolculara tost, gözleme ve ayran servis ederek sağlamamakta. İlçenin başlıca ekonomik motorları, kamuya ait şeker fabrikası, tarım ve hayvancılık sektörü ve son senelerde hızla büyüyen özel süt ürünleri fabrikası Yörsan. Şeker fabrikasının faaliyetlerinin durma noktasına gelmesi ve nihayet özelleştirme kapsamına alınması, buna bağlı olarak şeker pancarı üretiminin önemini kaybetmesi, yurt çapında tarımın ve hayvancılığın tasfiye edilmesine dönük politikaların Susurluk’a da tesir etmesi, süratle büyüyen Yörsan’ın önemini arttırmış durumda. Anlayabildiğimiz kadarıyla, öncesine göre daha çok insan işe muhtaç hale gelmiş, işsizlik ve yoksulluk artmış, böylece Hacı lakaplı ve İzzettin Yörük isimli Yörsan patronunun işçiye dönük keyfi muamelelerinin ve suiistimallerinin dozu iyice yükselmiş. Bugün patron kendini bölgenin velinimeti, tek çaresi gibi görmekte, iktisadi sömürüsüne işçilerin haysiyetini hiçe sayan davranışlarıyla tüy dikmektedir.

Hacı Lakaplı Patron İşçilere Zulmediyor

Yörsan’ın şaşkınlık verici büyümesinin altında, asıl olarak işçilerin 20 küsur senedir sergiledikleri olağanüstü çabanın ve çalışma temposunun yattığını belirtmek gerekiyor. İşçilerin bizlerle samimiyetle paylaştıkları anılarını dinledik. Öğrendik ki, üretimi hızlandırmak ve hata oranını azaltmak için bu insanlar üzerinde her türlü baskı kurulmuş. Bu baskıların en sık başvurulanı, ekmek kapılarının giderek kapandığı bir zamanda etkisi artan işten çıkartma tehditleriymiş. En ufak bir hata, yaşlanıp güçten düşmek veya yavaşlamak, itaatte kusur göstermek, patronun “kovalıyıverin gitsin” demesi için yeterli olmuş. Evine ekmek götürme derdindeki işçiler bu yüzden ses çıkartamamışlar. Baskı bununla kalmamış, “Hacı” gerekli gereksiz küfürler etmeyi, işçileri aşağılamayı, hatta sille ve tokat vurmayı alışkanlık haline getirmiş. İşçi arkadaşlarımızın anlattığına göre, vardiyaların giriş saati belli imiş ve en ufak bir gecikmeye tahammül gösterilmiyormuş. Vardiyaların çıkış saati ise asla belli olmuyormuş, 15 saat hatta 18 saat çalıştırılmaları sıradan bir hadise imiş. Bir de işçilere günde 7.5 saat çalıştıklarına dair kağıtlar emrivaki ve zorlamayla düzenli olarak imzalatılıyormuş. Acaba işçilere tek kuruş fazla mesai ücreti ödenmediğini söylemeye gerek var mı? Uyku dışındaki zamanları iş tarafından tamamen işgal edilen işçilerin kimisi ailelerine ve sosyal hayatlarına gerekli özeni ve vakti ayıramamışlar, psikolojik rahatsızlıklar, boşanmalar yaşanmış. Yıllık izinler kağıt üzerinde 30 gün gözükmekteymiş ama senede 5 gün izin kullanabilen çok şanslıymış. Mesela 12 yıldır fabrikada çalışan bir işçi toplam 24 güncük izin kullanabilmiş. Bayramlarda, evliliklerde, doğumlarda, hatta cenazelerde bile izin vermemek için “Hacı” elinden geleni ardına komazmış. İşçiler tarafından sık sık verilen bir örnek var ki tüyler ürpertici: Babası vefat eden iki kardeşten sadece birine cenazeye gitmesi için izin verilmiş. Bir işçi izin alamadığı için, gündüz çalışmış, akşam kendi düğününe gidip evlenmiş. Başka bir işçi doktora karısının doğumunu haftasonu tatiline denk getirmesi için rica etmek zorunda kalmış. İş kazası, trafik kazası geçirip, hasta olup rapor almak kovulma gerekçesiymiş. “Hacı”nın fabrikasında iş tanımlaması hiç de belirgin değilmiş. Peynir üreten bir işçi inşaat işlerinde, temizlik işlerinde, patronun nerede ihtiyacı varsa orada çalışmak zorunda kalabiliyormuş. “Hacı” işyerinde sıkı bir konuşma yasağı uyguluyormuş, en son içinde örgütlendikleri şüphesiyle işçilerin çay ocağını yıktırmış.

Yörsan İşini Biliyormuş

Yörsan’ın göz kamaştırıcı büyüyüşünün altında yatan bir diğer faktör, patronun yasal sorumluluklarından sıyrılmada gösterdiği maharet. Çalıştırılan işçilerin önemli bir kısmının kayıtsız ve sigortasız olduğunu söylemenin gereği var mı? Dahası “Hacı”, büyük bir grup işçisini çıraklık okulunda ve meslek yüksek okulunda öğrenci göstererek sigorta primlerini kamuya ödetmeyi alışkanlık haline getirmiş. İki senesini dolduran “stajyer” işten atılıp yerine yeni “öğrenci” alınmaktaymış. Böylece kamu tarafından mesleki eğitimi teşvik için yürütülen bir uygulama senelerdir suistimal edilmekteymiş. İşçilerden birisi, Yörsan’ın karşısındaki mahallenin bakkalının Yörsan’dan daha fazla vergi ödediğini anlattı. Maliyecilerin dikkatli (!) denetlemelerinden geçen bilançolara göre Yörsan her sene zarar etmekteymiş. Devletimiz zarar etmesine rağmen faaliyetini fedakarane yürüten bu müteşebbisinden vergi almaya kıyamıyormuş. Dahası, içinde tıkır tıkır üretim süren yıllar önce tamamlanmış binalar bile “inşaat halinde” gözüküyormuş. İnşaat faaliyetleri ek vergi indirimi anlamına geldiği için mi acaba?

AKP İşçilere İhanet Ediyor

İşçilerin dilinden düşmeyen bir diğer mesele ise, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi ile Yörsan patronu arasındaki sıkı ilişkiler. Bir işçiden dinlediğimize göre, son seçimlerde patron, arabası olan işçilerine AKP seçim konvoyuna katılmalarını emretmiş. Patronun ve kardeşlerinin AKP’nin önemli (!) isimleriyle akrabalık ve ortaklık ilişkileri varmış. İşçiler, isminde adalet ibaresi bulunan hükümet partisine epey kızgınlar. Burada edilen küfürleri aktaracak değiliz, şu kadarını söyleyelim, işçiler oylarını gelecek seçimlerde bu partiden esirgeyeceklerini dile getiriyorlar. Çünkü muhtelif kereler AKP’nin ihanetine uğramışlar. Bunların birincisi ve en önemlisi, Çalışma Bakanlığı’nın gizli bir biçimde sendikalaşan işçileri, işçilerin başvurularını değerlendirecek yerde “Hacı”ya ispiyonlaması. Bu ispiyon 400 işçinin atılması ile sonuçlanmış. İşçiler direnişe başlayınca Hüseyin Çelik, bu sorunu en kısa sürede çözeceklerini, çözemezlerse kendisinin de gelip fabrikanın önünde işçilerle beraber bekleyeceğini söylemiş. İki aydır da sözünü tutmamış. Cemil Çiçek, bayramdan önce işçilerle temasa geçmiş ve bayramdan sonra sorunun çözüleceğini temin etmiş. Karşılığında işçilerden bayram tatili süresince Yörsan’ın karşısında beklememelerini rica etmiş. İşçiler bu ricaya uymuşlar, böylece Susurluk’tan geçen tatilci akınının büyük boyutlara çıktığı bayram tatili günlerinde Yörsan’ın tost-gözleme-ayran satışı düşmemiş ve son günlerde aşırı düzeye çıkan reklam bombardımanıyla kurtarılmaya çalışılan imajına halel gelmemiş olmuş. Bu tahlikeyi böyle bir vaatle geçiştiren Çiçek, bayramdan sonra tabiki sözünü tutmamış. Anlayacağınız, direniş günleri iktidarın sınıf karakteri konusunda işçiler için epey öğretici geçmekte...

İşçiler Artık Yeter Diyorlar
Uzun senelerdir Yörsan’da çalışan işçiler insanlık dışı çalışma koşullarından bıkarak sendikalı olmaya karar verdiler. İşçinin sendikalı olma hakkı hem Türkiye’nin anayasasında hem de dünyanın bütün medeniyet şampiyonlarında hukuken tanınmış temel bir hak. Ama kazın ayağı öyle değilmiş işte. Yörsan işçileri kendileriyle sınıf dayanışması sergileyen sendikalar ve demokratik kitle örgütleri istisna tutulursa, bu haklarını kullanmamaları için sürekli bir baskı altında tutuluyorlar. Bu baskılara inat her gün Yörsan fabrikasının ve lokantasının önünde toplanıp sloganlarıyla haksızlıkları haykırıyor, sendika konusundaki kararlılıklarını sergiliyorlar. Onların önünde şirketin özel güvenlikçileri de, polisler de duramıyor. Direnişlerine destek vermeye gelen bizim gibi ziyaretçileri de eksik olmuyor, hep beraber sınıf dayanışmasının tadını çıkartıyorlar.

Davayı İşçiler Kazanacak

Yazıyı bitirmeden önce şu bilgileri de aktarmakta fayda var: Atılan 400 işçi yerine Yörsan’a 800 ila 1000 arasında işçi alındı. Bu işçiler tecrübesiz oldukları için, fabrikada eskiden 1 işçinin yaptığı işi şu an 4-5 işçi yapabilmekte. Gıda üretiminde kilit önemde olan temizlik ve sağlık koşulları giderek kötüleşmekte. Buna bağlı olarak Yörsan için alışılmamış bir şekilde mal iadeleri artıyor. Patron, kötüleşen kaliteyi, düşen satışları büyük bir reklam seferberliği ile telafi etme çabasında. İşçilere yapılan haksızlıklar da “büyük” gazetelere verilen ve işçilere saldıran ilanlar ile maskelenmek isteniyor. İşçilerin patron aleyhine açtıkları dava sürüyor. Yürürlükteki iş hukukuna göre işçilerin davadan zaferle çıkması kesin gibi. Davanın sonucunda işçiler kazanırsa, ya işlerine geri dönecekler ya da büyük miktarlarda tazminat kazanacaklar. Öyle ümit ediyoruz ki, “Hacı”nın yeni işe aldığı işçilerin kayıtlarını sahtecilikle 3 ay geriden işleterek sendikalı işçileri azınlık gibi göstermesi, zorla imzalattığı kağıtları malzeme etmesi ve diğer katakullileri, mahkemede işçilerin hakkı olanı kazanmasına engel olamayacak ve işçiler sendikalı olarak insanca koşularda çalışmak üzerine fabrikalarına dönecekler. Ümit ediyoruz ki, Türk Hava Yolları’nda, Türk Telekom’da ve Novamed’de elde edilen işçi zaferleri zincirine yeni bir halka eklenecek.

Yediğiniz Her Yörsan Ürününde Gözyaşı Var

2 Şubat tarihli ziyaretimiz İnisiyatifimizin işçiler için taşıdığı anlamı ve önemi daha iyi idrak etmemize vasıta oldu. Yörsan’ın işçiler aleyhine kamuoyu yaratma çabasını boşa çıkarmalı, işçilerin maruz bırakıldıkları insanlık dışı muameleleri toplum huzurunda deşifre etmeliyiz. Yörsan ürünlerine dönük boykotumuza güçlendirerek devam etmeliyiz. İşçilerin Susurluk’ta verdiği haysiyet ve hukuk mücadelesi hepimiz adına verilen bir mücadele, bu mücadeleye omuz verelim. Unutulmasın ki yenilen her Yörsan ürününde insanların gözyaşı var...
Yörsan Yersen İnisiyatifi den Sırrı Emrah Üçer

2 Şubat 2008 Cumartesi


2 Subat Cumartesi 2008....Yörsan Yersen Susurluk'ta Yörsan işçileri ile birlikteydi. Tüketici boykotu sayesinde yörsan depoları iade mallarla dolmuş....ve almadiğimiz aldirmadigimiz her Yörsan ürünü bu kapı önüne konmuş arkadaşlarımıza gerçek birer destek oluyor...artik hic suphemiz yok....velhasil Yörsan tüketen herkese söylecek bir çift lafimiz da var....Yörsan İşçilerinden öğrendik...."yediğiniz yörsanda gözyaşı var!"
ve Yörsan İşçileri tüm Adil Tüketicilere Selamlarını yolladılar....Boykota devam!

1 Şubat 2008 Cuma

YÖRSAN İSÇİLERİ İLE DAYANIŞMAYA SUSURLUK'A GİDİYORUZ

YÖRSAN YERSEN! inisiyatifi, Anayasal haklarını olan sendikalaşma özgürlüklerini kullandıklari için kapı önüne konan ve Yörsan Fabrikası önünde bu haklarını elde etmek icin direnmeye devam eden işçilere destek vermeye Susurluk'a gidiyor.
Tarih: 2 Şubat 2008 Cumartesi
Buluşma Yeri: Kadıköy Evlendirme dairesi, Söğütlü Tren İstasyonu'nun Öntarafı
Buluşma Saati: 08:30
Susurluk'a gelmek isteyenler adil.tuketim.inisiyatifi@gmail.com a bir iletisim telefon numarası ile birlikte mail atabilir.

23 Ocak 2008 Çarşamba

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!

http://www.anarsi.org/haber.php?isl=oku&id=161 dan alınmıştır

YÖRSAN işçileriyle dayanışma19 Ocak Cumartesi günü saat 13.00´te YÖRSAN işçileriyle dayanışmak için Taksim Tramvay durağında basın açıklaması düzenlendi. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı basın açıklamasında herkese 400 YÖRSAN işçisinin tamamı geri alınana ve sendika işyerine girene kadar, YÖRSAN ürünlerini tüketmeme çağrısı yapıldı. Açıklamaya Emek Araştırmaları ve Dayanışma Topluluğu (EADT), Sosyal Haklar Derneği (SHD), Umut Kooperatifi, Birleşik İşçi Derneği (BİD), Adil Tüketim İnisiyatifi, Başka Kültür Evi, Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) katıldı.Okunan basın açıklamasının ardından, Galatasaray Lisesinin önüne kadar bildiri dağıtarak ve insanlara bilgilendirme yaparak bir yürüyüş yapıldı.Okunan basın açıklaması metni:Aralarında 15-20 yıldır o işyerinde çalışan işçiler de bulunan 400 işçi sendikaya üye oldukları için işten atıldı. Kimileri Yörsan patronunun dağ evine kaldırılıp sorgulandı, tehidt ve darp edildi. Internette, sendikalaşmak isteyen Yörsan işçilerinin vatan haini olduğu, dış mihrakların etkisiyle üretimi baltalamak istedikleri söylendi. Tüm bu yaşananlara karşı mücadelelerinden vazgeçmeyen işçiler, 7 Aralık´tan beri Susurluktaki fabrikalarının önünde bekliyorlar.Sendikalaşma kanunlar ve anayasa ile tüm çalışanlara tanınmış bir hak. Ayrıca örgütlü olmak haklarımızı elde etmenin tek yolu. Yörsan işçilerinin bu hakkı kanunlara ve anayasaya aykırı biçimde patron tarafından ellerinden alınmaya çalışılmakta.Sorun çözülene kadar Yörsan işçileriyle beraber mücadelemiz yükselerek sürecektir!Bizler bu haksızlığın karşısında olduğumuzu ve Yörsan işçilerinin mücadelelerinde sonuna kadar yanlarında olduğumuzu haykırıyoruz. Öncelikle bütün işçiler işlerine geri alınana ve sendika işyerine girene kadar, herkesi Yörsan ürünlerini tüketmemeye ve bu kampanyayı yaygınlaştırmaya çağırıyoruz.BU haklı mücadeleye, çeşitli etkinliklerle, ziyaretlerle ve eylemlerle destek olacağımızı buradan duyuruyoruz. İlk olarak 27 Ocak Pazar günü İstanbuldan otobüslerle Yörsan fabrikasının önünde bekleyen işçi kardeşlerimizi ziyaret edeceğiz. Herkesi bu ziyarete katılmaya davet ediyoruz. Bu sorunun bir an önce çözülmesini, işten atılan bütün işçilerin işe alınmalarını ve sendikanın kabul edilmesini istiyoruz.Bizler güvencesiz ve sigortasız işlerde, uzun ve mesai ücreti dahi almadan çalışmanın ne demek olduğunu ve dolayısıyla örgütlü olmanın ne kadar gerekli olduğunu biliyoruz. Yörsan işçilerinin mücadelesi bizim mücadelemiz, tüm emekçilerin mücadelesidir.Yörsan işçisi yalnız değildir!

18 Ocak 2008 Cuma

TAKSİM MEYDANINDA BASIN AÇIKLAMASI


Tekgıda-İş Sendikasına üye olmak istedikleri için işlerinden çıkarılan Yörsan işçilerine destek vermek için 19 Ocak Cumartesi günü saat 13:00'de Taksim Meydanında basın açıklaması yapılacaktır.

Adil Tüketim İnisiyatifi olarak basın açıklamasına katılarak Yörsan işçilerine destek veriyoruz.

17 Ocak 2008 Perşembe

YÖRSAN İŞÇİLERİ AKP GENEL MERKEZİ VE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NDE

http://www.tekgida.org.tr/index.asp?sayfa=haberdetay&haberid=566
dan alınmıştır

16.01.2008

Yörsan işçileri AKP Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Eralan ve CHP milletvekillerinden Bayram Meral ve Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüler.Tekgıda-İş Sendikasına üye olmak istedikleri için işveren tarafından sokağa atılan 400 üyemiz, aylardan beri fabrika önünde, aileleriyle birlikte aş, iş ve hak mücadelesi vermeye devam ediyor.Ankara’ya gelen Yörsan işçileri işverenin ve Çalışma Bakanlığı yetkililerinin haksız ve hukuk dışı uygulamalarına son vermeleri için siyasi parti temsilcileriyle görüşerek mağduriyetlerini anlatarak ilgili makamların harekete geçmesini istediler.

YÖRSAN İŞÇİSİ, ANAYASAL HAKKINI ARIYOR!

16.01.2008
YÖRSAN İŞÇİSİ, YASALARIN YANSIZ UYGULANMASINI İSTİYOR!
400 Yörsan İşçisi bugün saat:11 00´de Çalışma Bakanlığı önünde hesap sordu. Tekgıda-İş Sendikası Orta Anadolu Bölge teşkilatının karşıladığı Yörsan işçileri hep bir ağızdan " Sendikal mücadelelerinin başarıyla sonuçlanacağını ve Çalışma Bakanlığı´nın hukukun gereklerini yapması gerektiğini " haykırdı.
Yörsanin kendi internet sitesinde uyguladigini iddia ettigi ilkeler asagida bulunmaktadır
• Gelenekten geleceğe yeni damak zevklerinin oluşturulması,
• Sürekli ekip çalışması ve kaynak iyileştirmesi,
• Müşteriye hep daha iyisini sunmak,
• Tüketicinin süt ürünlerin Yörsan adıyla istemesini sağlamak,
• Faaliyetlerimizi müşteri gözüyle değerlendirmek,
• Müşterilerimize güvenli ve sağlıklı ürün sağlamak,
• Süt ürünleri üretiminde çevre ile ilgili her türlü kirliliğin azaltılması,
• Çalışanlarımızın sağlığı ve güvenliği için uygun faaliyetleri yürütmek,
• Yasalardan doğan mecburiyetleri yerine getirmek,
• Yönetim sistemlerinin sürekli gözden geçirilmesi, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi.
YÖRSAN ZİHNİYETİ MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ'DİR.....
madem YÖRSAN ZİHNİYETİ MÜŞTERİ MEMNUNİYETİDİR....bir kez daha hatirlatiyoruz, MÜŞTERİLERİNİZ OLARAK, işçilerinize layık gördüğünüz muamaleden hiç de memnun değiliz....kendi ilkelerinizin tamamını çiğniyorsunuz ve güvenimizi sarsıyorsunuz...
hem işçilerinizin, hem de bizim müşterilerinizin hem fiziksel hem ruhsal saglığımızı tehlikeye atmaktan vazgeçin....
taşeron işçi, geçici işçi toplamaktan vazgeçin,
işi, işin sahiplerine gerçek işçilerinize iade edin....
sendikalarını tanıyın...